Sayfa 7 - BİLİM

BİLİM


Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adıyla;

1-              Bu sahifeler, ALLAH'ın izniyle indirilen, Kur'an'ı doğrulayan, inananlara bir yol gösterme, inkar edenleri başlarına gelecek azaba karşı uyarma, rahmet ve öğüt olarak gelmiş olan sahifelerdir.

2-              Kitap ehlinden bir gurup, kendi aralarında ALLAH hakkında tartışmaya giriştiler ve şöyle söylediler; "ALLAH, bir insanın önceden ne yapacağını bilmiyor" yada "ALLAH, bir insanın daha doğup dünya'ya gelmeden ne yapacağını biliyor".

3-               ALLAH, bilmek istediğini bilir. Dilediğini yapandır, hanginizin iyi iş yapacağını ve Kendine kulluk edeceğini bilmek istediği için, ortaya çıksın diye sizi imtihan edendir.

4-              O, size yazılan imtihanları bilendir. O imtihanlar, size yazılan zamanda başınıza gelir ve size yazılan imtihanın başınıza ne zaman geleceğini de bilir.

5-              İmtihan başınıza geldiğinde tercih, tamamen sizindir. İki seçenek verir ve birini seçmeniz beklenir.

6-              İki seçenekten hangisini seçtiğinizi bilir. Eğer hangisini seçeceğinizi bilseydi -ki isteseydi bilirdi- ancak o halde sizi imtihan etmezdi.

7-              Bununla birlikte O, başınıza gelecek olanları yazandır, başınıza gelecek olan iyilikleri de kötülükleri de bilir.  ALLAH size bir şey yazdı mı, o mutlaka başınıza gelir ve sonra size yazılan karşısında nasıl davranacağınız beklenir.

8-              Bunun misali tıpkı şöyledir; O, yardıma muhtaç bir kişinin, sizden ne zaman ve nerede yardım isteyeceğini bilir. Sonunda önceden takdir edilen o vakit gelip çatınca, yardıma muhtaç o kişi, ALLAH’ın takdir ettiği o yerde yanınıza gelir ve sizden yardım dilenir. O kişiye yardım etmeniz veya yardımdan yüz çevirmeniz, ALLAH’ın önceden bildiği bir şey değildir ve size seçenek hakkı vermiştir ki bunun karşılığında iki seçenekten birini seçmeniz istenir.

9-              İşte bu, kader’dir. Hani Musa’da bir kader üzerine Rabbi ile buluşacağı yere gelmiş sonra da bir kader üzerine Firavun ve erkanı ile İsrailoğullarına gönderilmişti.

10-        ALLAH, Firavun’a da İsrailoğullarına da Musa ile bir soru sormuş ve iki seçenek verip sonra da ne cevap vereceklerini beklemişti.

11-        İki seçenekten bir tanesi inanıp iman etmekti, ikincisi ise yalanlayıp inkar etmekti.

12-        Firavun, yalanlayıp inkar etmeyi ve İsrailoğulları da inanıp iman etmeyi seçti. Büyüklük taslayarak inkar etmeyi seçenler helake uğrayıp azaba girdi ve inanıp iman edenler ise ferahlığa çıkıp kurtuluşa erdirildi. Her iki seçeneğin sonuçları da önceden belirlenmişti. Sadece insanlardan sonuçlarına katlanacakları iki seçenekten bir tanesini seçmeleri istendi.

13-         Kader, düz bir yolda varacağınız yere giderken önünüze çıkan yol ayrımları gibidir. Yol ayrımı da, yol ayrımına ne zaman ulaşıp varacağınız da Rabbiniz tarafından önceden belirlenmiştir.

14-        Sonunda belirlenen vakit geldiğinde, düz bir yolda giderken önünüze iki yol ayrımı gelir ve bu iki yoldan bir tanesini seçmeniz gerekir. Seçeceğiniz her iki yolunda nereye çıkacağı bellidir. Bu iki yoldan bir tanesi doğru ve diğeri de yanlıştır.

15-         Rabbinizin yolu doğru olandır ve diğeri ise yanlış olandır. ALLAH, sizden, doğru olanı, kendine ulaştıran yolu seçmenizi istemiştir. Yanlış olanı seçtiğiniz de sonucunun ne olacağını bilir ve doğru olanı seçtiğinizde de sonucunun ne olacağını bilir. İnsan’a düşen, iki yoldan bir tanesini seçmektir.

16-        İnsan, ölüp de imtihanı sona ermediği sürece her yol ayrımından sonra karşısına başka bir yol ayrımı gelir ve sürekli birini seçmeniz istenir.

17-        Bir takım kimseler vardır ki onlar, her yol ayrımında sürekli yanlış olanı tercih etmiştir. İyilik yolunu tutmaları gerekirken, kötülük yolunu seçmişlerdir. Onların iyiliğe ve doğru yola yönelmemeleri, sürekli kötü ve yanlış yolu seçmelerinden dolayı artık kalpleri katılaşıp mühürlenmiştir. İşte onlar, yaptıkları kötülükler yüzünden ALLAH’ın doğru yola iletmek istemediği ve seçtikleri yanlışların cezasını hak olarak çekmesini dilediği kimselerdir.

18-        ALLAH’a giden yol, ALLAH’tan gelen yoldur. Müşriklerin durumu, düz bir yol üzerinde giderken karşısına biri doğru diğeri de yanlış olan iki yol ayrımı çıkan, iki yoldan bir tanesini seçmesi istenirken her ikisini de seçmeye çalışan, her ikisinden de aynı anda gitmeye çalışan kişinin durumu gibidir. Oysaki bu, mümkün değildir! Doğru yola girmedikleri gibi doğru yolun üzerine otururlar ve her yol ayrımına gelen kişiyi kendileri gibi saptırmak için çalışırlar. Çoğunluk olursalar, kurtulacaklarını sanırlar. İşte onlardan istenene karşı gösterdikleri bu tavır, doğrudan ALLAH’ın öfkesini üzerlerine çekmektedir. ALLAH’da yaptıklarına karşılık onların amellerini boşa çıkarır ve onları topluca çılgın alevli cehennem azabına sokarak hıncını tattırır. Şüphesiz insanların çoğu cehennem’e girecektir.

19-        İnsanın yaratılış amacı, ALLAH'ın, yarattığı yeryüzüne bir halife kılma isteği üzerinedir.

20-        Dünya'nın yaratılış amacı, ALLAH'ın insanları sınaması isteği üzerinedir.

21-        ALLAH’ın insanları sınama isteğinin amacı, yarattığı Cennet ve Cehennemlere varis kılma isteği üzerinedir.

22-         ALLAH, adil'dir, herkesin ancak hak ettiği yere varis olmasını istemiştir. O, hak edene hakkını verendir, temelli kalacağınız yurtlarda iyi olanın iyiye ve kötü olanın da kötü’ye komşu olmasını dilemiştir. 
     
23-        Dileseydi aranızdan iyi olan ile kötü olanı ayırmadan, sizi temelli kalacağınız Cennet yurduna yerleştirebilirdi. Ancak o halde iyi olanlar, kötüler ile beraber temelli yaşamaya mahkum edildiklerini ve haksızlığa uğradıklarını iddia ederlerdi. ALLAH, her türlü adaletsizlikten münezzehtir. O, sizin bilmediklerinizi bilir.

24-        O, size ruh üfleyip özgürlük veren ve melekleri size secde ettirendir. Meleklerini hizmetinize vermiştir, sizin için görevlendirmiştir.

25-        ALLAH izzet ve azamet sahibidir. Göğün gürlemesi de, O’nun izzet ve azamet sahibi olduğunun delillerindendir.

26-        Gök gürleyince, çıkan sesten kiminizin içi ürperiyorken, o gürlerken tek bir İlah olan ALLAH'ı tesbih etmektedir.

27-         O, evrende canlı ve cansız olan ne varsa, hepsine boyun eğdiren, karşısında çaresiz bırakıp diz çöktürendir. O, üstün güçler sahibidir. Güç ve Kuvvet, O’na aittir. 

28-        Kainatın Efendisi, yalnız tek ALLAH'tır. Kainatı, O yaratmıştır ve orada olan her şeyi buyruğu altına almıştır.

29-        Kainatı ancak yaratmak istediği için ve yaratıcı olduğu için yaratmıştır.

30-        ALLAH’ı bırakıp alimleri, imamları ve Abdullah oğlu Muhammed’i rabler olarak edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.

31-        Muhammed ancak ALLAH’ın Resul’ü ve Nebilerin sonuncusudur. Hiçbir insanın, ALLAH'ın kendisine Kitap, hikmet ve nebilik vermesinden sonra insanlara: “ALLAH'ı bırakıp bana kul olun!” demesi mümkün değildir. Bilakis: “Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe hâlis kullar olunuz.” demek yaraşır.

32-        Kim, ALLAH emrettiği için değil de, Nebi yaptığı için bir ibadeti yapmışsa, and olsun ki o kişi, ALLAH’ı bırakıp Nebi’yi rab olarak edinmiştir.

33-        Kim, ALLAH emretmediği halde din adına bir şeyi, alimler söyleyip imamlar emrediyor diye yapmışsa, o kişi de and olsun ki ALLAH’ı bırakıp, alimleri ve imamları rabler olarak edinmiştir.

34-        Halbuki ALLAH’ın Nebisi Muhammed, yalnız ALLAH’a has kullar olmanız ve dini yalnız O’na has kılmanız gerektiğini bildirmiştir.

35-        Din'i yalnız ALLAH'a has kılarak, O’na ibadet edin. Çünkü dinin sahibi ALLAH’tır ve sizleri O yaratmıştır.

36-        Öyle ise ancak tek bir İlah olan ALLAH'a kulluk edin ve dini yalnız O'na has kılın. Sizi diriltmeye kadir olan, tek bir İlah olan ALLAH’tır.

37-        “Sizi yaratan kimdir?” “ALLAH’tır”

38-        “Güneş’i ve Ay’ı buyruğu altında tutan kimdir?” “ALLAH’tır”

39-        “Sizi lütfuyla rızıklandıran ve kabirlerinizden çıkartıp yeniden diriltecek olan kimdir? “ALLAH’tır”

40-        O halde ortak koşmaktan sakınmaz mısınız?

41-        ALLAH’a ortak koştuklarınız, sinek bile yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, onu da geri alamazlar.

42-         Onları çağıracak olsanız, sizi işitmezler. İşitecek olsalar, çağrınıza cevap veremezler.

43-        ALLAH’a ortak koştuklarınız, sizin gibi yaratıklardır. Sizin gibi yaratılmış olanlar mı yoksa Yaratan mı kulluk edilmeye daha layıktır? Nasıl da döndürülüyorlar!

44-        Hüküm, sadece ALLAH'ındır, Kur’an’ındır. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

45-        Kur’an’ı indiren ALLAH’tır. Yoksa Kur’an’a ortak koştuklarınız, ALLAH’a yeryüzünde ve gökyüzünde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorlar? ALLAH, yerlerde olanı da göklerde olanı da hakkıyla bilir.

46-        Onların çoğu, ALLAH’ı gereği gibi tanıyamamışlardır.

47-        Şüphesiz ALLAH, inkar edenleri Cehennem'e varis kılmıştır. O, ne kötü bir yer'dir!

48-        İnanıp, iman edenleri de Cennet’e varis kılmıştır. O, ne iyi bir yer'dir.

49-        Size, sadece ALLAH’a kulluk etmek çok mu ağır gelir? And olsun ki O, yükünüzü hafifletir.

50-        Ey İnsanlar! Yol yakınken, size doğru yol apaçık belli olmuşken büyüklük göstermeyin ve hemen tevbe yolunu seçip iman edin. Sonra size ne inanmanız için nede tevbe edip iman etmeniz için bir fırsat verilmeyecektir.

51-        ALLAH’ın açtığı ve sizi çağırdığı rahmet kapılarından girin! “Bağışla” deyin, O’da sizi bağışlayıp ayaklarınızı doğru yol üzerine sabit kılsın ve kalbinizi hidayet nuruyla aydınlatsın. Rabbiniz, çok bağışlayandır, çok merhametlidir.

52-        Artık kim ALLAH’ın açtığı rahmet kapılarından yüz çevirecek olursa ancak kendi aleyhine çevirmiştir. O’na bir zarar verecek değildir. Kimde O’nun açtığı kapılarından girecek olursa, ALLAH’ın rahmeti onun üzerinedir.

53-         Ey İman edenler! Bölünüp parçalanmayın, beraber olup birleşin! Düşen kardeşinizi tekmelemeyin, elinden tutup kaldırın! Kardeşinize atılan tekmeyi, kendinize atılmış olarak sayın! Yeryüzünde bozgunculuk etmeyin, her türlü fitne ve fesattan uzaklaşın! İyi olun, iyi olanı tercih edin ve birbirinize iyiliği emredin. Şüphesiz Rabbiniz iyi olanları sever ve iyilerle beraberdir. 

54-        Bilim'i takip edin, size verdiği güzel şeyleri alın ve onu geliştirin, uzak kalmayın! Her türlü cehaletten gücünüz yettiğince kaçın ve sakının! Cahil kalmanızı isteyen ve size cehaleti emreden kovulmuş şeytan’dan başkası değildir. Bilin ki cehalet, apaçık bir şeytan işidir! Kovulmuş şeytan’ın nüfuzu, cahil insanlar üzerine daha etkindir, o sizin apaçık bir düşmanınızdır.

55-        Bilim’e gereken önemi verin ve çocuklarınızı da teşvik edin, destekleyin! Bilim, ALLAH’ın ayetlerindendir.

56-        Bilim’de gerçek olan ne varsa, bilin ki o mutlaka Rabbinizdendir. Rabbinizden gelmedir ve kesinlikle O’nun ilmidir.

57-        Bilim’de keşfedilen her yeni bilgi, ALLAH’ın ilminden öğrenilen bir yeni bilgi anlamına gelir.


58-        Bilim, istese de istemese de mutlaka ALLAH’ı överek tesbih etmektedir. Zaten yerlerde de göklerde de hiçbir şey yoktur ki O’nu överek tesbih etmiş olmasın. Övgü, her şeyi bilen, ilmi çok geniş olan ve ilminden her yeni bilgi keşfedildiği zaman insan’da hayranlık uyandıran ALLAH’a dır.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder