MÜSLÜMAN
Rahman ve Rahim olan ALLAH’ın adıyla;
1- Kitap ehli,
aralarındaki kıskançlık yüzünden görüş ayrılığına düştü ve dinlerini fırka
fırka bölüp parçaladı. Onlar, ahiretten çok dünya hayatını istiyorlardı,
ahirete pek az inanmışlardı. Sonra dünya hayatı da kendilerini aldattı.
2- Ataları Kur’an’a
baktı, sonra çevirip tekrar baktı. Onlar, Kur’an’ın ne olduğunu anlamadı ve
içindeki bilgiyi de kavramadı.
3- Ataları kaşlarını
çattı ve o Kur’an’ı sadece öncekilerden gelen bir sihir, yalnızca bir beşer
sözü sandı.
4- And olsun ki onlar
anlamış değillerdi, zaten anlamadıklarına da inanmaları beklenmezdi. Şayet
inanmış olsalardı, ortak koşanlarla birlikte ortak koşmazlardı. ALLAH’tan
korkar ve gereği gibi o Kur’an’a ortak koşmaktan sakınmış olurlardı.
5- Ataları saptı ve
bir daha da doğru yolu bulamadı. Onlar, o zikri, Kur’an’ı terk edince, şeytan
yanlarına ayrılmaz bir dost kılındı. Yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi ve
onların sapkınlıklarını arttırdıkça arttırdı.
6- Onlar, Kur’an’ı
terk ettiğinde, şeytan onları karanlıklar içinde kalmış olarak buldu, zaten
onun istediği de buydu. Onları aldı, yaptıkları sapkınlığı kendilerine güzel
gösterdi, sürükledi, sürükledi ve karanlıklar üzerine karanlıklara doğru çekti.
Çok aldatan şeytan, onları, ALLAH konusunda bile aldattı. Onlar, doğru yolu bulamayacak
bir duruma gelince, aralarına fitne, fesat, haset ve nefret aşıladı. Sonra her
fırkayı birbirine kışkırttı.
7- Düşmanları olan
şeytan’a değil, ALLAH’a ve O’nun indirdiği Kur’an’a uymuş olsalardı, böyle
olmazdı.
8- Kuşkusuz şeytan
önce “İnkar et” dedi, onlar da inkar edince “Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü
ben âlemlerin Rabbi olan ALLAH’tan korkarım” dedi ve kendilerini yüz üstü
bırakıp terk etti.
9- And olsun ki
ALLAH onlara bölünüp parçalanmamayı, hep birlikte gönderdiği ipe, Kur’an’a sımsıkı
sarılmalarını ve birlik olmalarını emretmişti.
10-
ALLAH onlara zulmetmedi ancak onlar kendi kendilerine zulmetti.
11-
O halde siz, atalarınızın saptığı ve birçoklarını da saptırdığı şeytan’a
uymaktan vazgeçin! O sizin apaçık bir düşmanınızdır. Gelin, ALLAH’ın emrini
yerine getirin, O’nun indirdiğine uyun ve O’nun indirdiği dışındakileri terk
edin! Rabbiniz tek bir İlah’tır. Şüphesiz O, size böyle emretti.
12-
Sen, “Biz, Ali’nin yoluna uyanlarız” diyenler hakkında ne diyeceksin?
Ali de, ancak Muhammed’e indirilene tabii olmuş ve yol olarak ancak Kur’an’ı
benimsemişti.
13-
ALLAH’ın Nebi’si Muhammed’de, ALLAH’ın kul’u Ali de, yalnız o
vahyolunmuş olan zikri kendilerine yol olarak edinmişlerdi.
14-
Ali de, tıpkı Nebi’nin yaptığı gibi İbrahim’in dinine uymuş ve hanif
olarak tek ALLAH’a yönelmişti. O’ndan başkasını ne bir dost nede bir aracı
edinmez ve ALLAH’ın indirdiği Kur’an dışındaki hiçbir yolu, yol olarak benimsemezdi.
Namazı kılar ve zekatı da verirdi.
15-
Kitabı sadece tek Kur’an’dı, çünkü ilah’ı tek bir İlah olan ALLAH’tı.
Kendisine emredileni yaptı ve dinini yalnız ALLAH’a has kıldı. Sadece O’na
ibadet ederdi. Ali, ortak koşanlardan değildi!
16-
Umulur ki artık Ali’nin yoluna uyduklarını iddia edenler, tıpkı onun
gibi sadece ALLAH’ın yolu olan Kur’an’ı yol edinirler. Ali’yi, ALLAH’a ortak
koşmaktan korkarlar ve Rablerinden gereği gibi sakınırlar. Umulur ki
şükrederler, Ali’nin uyduğu gibi onlar da sadece tek Kur’an’a uyarlar ve onun
ilminde derinleşmek için birbirleriyle yarışırlar. Şimdi, doğru yola ulaştıran
mı yoksa başkası tarafından ulaştırılmadan ulaşamayan mı uyulmaya daha
layıktır? ALLAH, doğru yola ulaştırır. O halde doğru yola ulaştıran ALLAH’a
uyun, O, sizin Rabbinizdir.
17-
“Ben Müslümanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir? Hepinizin İlah’ı
bir’dir, tek’tir.
18-
Kim, ALLAH'a giden bir yol tutmak isterse bilsin ki, ALLAH’ın yolu
bellidir. ALLAH'a giden yol, yalnız O'nun gönderdiğinden geçmektedir. Geri
kalanı sapıklıktır, sapkınlıktır.
19-
Çağrısına uyup, O'na tevbe edin! Büyüklük göstermeyin, O’nun indirdiğine
uyun ve O’na teslim olun! ALLAH, sizi barış ve esenlik yurduna çağırmaktadır.
O’na kulak verin ve çağrısına icabet edin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder