Sayfa 21 - MELE-İ ALA


MELE-İ ALA

Rahman ve Rahim olan ALLAH’ın adıyla;

1-   Kuluna övgü ve şükrü sevdiren, sahip çıkıp emin bir yere yerleştiren, şefkatini, sevgisini ve merhametini tahsis eden, vekilliğini üstlenip esirgeyen ALLAH eksiklikten uzaktır.
2-   ALLAH’ın dinini eğlence ve alay konusu edip, heva ve hevesini ilah edinmiş olanı gördün mü? Yoksa o, bizim tarafımızdan azaba uğramayacağına dair bir söz mü almıştır?
3-   O ve adamları tuzak kurmuşlardı, ancak ALLAH’da haberleri olmadan onlara tuzak hazırlamıştı. Böylece ALLAH, onları kendi kurdukları tuzağa uğrattı. Şüphesiz o ve taraftarlarına, katımızda Dünya’da uğrattığımızdan çok daha elem verici ve şiddetli bir azap vardır.
4-   Onlar, Kuran’ın ayetlerini hakaret saymışlar ve Resul’e savaş açmışlardır. Dünya’da da ahirette de böylece lanetlenmişlerdir. Zalimler, ALLAH’ın rahmetinden ırak olsunlar! Mal varlıkları da kazandıkları da kendilerine bir fayda vermedi! Azabımıza uğradıklarında diz üstü çöküverdiler ve onları yerin dibine geçirdik! Artık kendilerine bir yardımcı da bulamayacaklardır.
5-   Sen, Resullerin ne ilki nede sonu değilsin. Sen, Mele-i Ala’nın ne tartıştığını bilir misin?
6-   Sen, Mele-i Ala’nın ne tartıştığını nerden bileceksin?
7-    Biz Kur’an’ı son Nebi olan Muhammed’e, ondan sonra gelecek olan Resullere ve inananlara verdik.
8-   İncil’e uyanlar gibi Kur’an’a uyanlarında kalplerine şefkat ve merhameti yerleştirdik. Hristiyanlara Ruhbanlığı farz kılmadığımız gibi Müslümanlara da Sünneti farz kılmadık. Tıpkı onlar gibi bunlarda onu, ALLAH’ın rızasını kazanmak için sonradan çıkardılar. Ancak bunlarda sünnete gereği gibi uymadılar. Yine de biz aralarından gereği gibi uyanlara, ALLAH’ın rızasını kazanmak için inananlara ödüllerini verdik.
9-   Mele-i Ala, geçmişte aralarında Ruhbanlıkla ilgili ayeti tartışmışlardı. İşte şimdi de Sünnetle ilgili indirdiğimiz bu ayetleri tartışmaktadırlar. Şüphesiz bunları sana biz vahyediyoruz. Oysaki sen onları duymuş değildin.
10-                   ALLAH’ın emrettiğinden başkasını yapmak veya emrettiğine, emretmediği bir şeyi de katarak yapmak nedir bilir misin?
11-                   Sen nerden bileceksin?
12-                   O, ALLAH’ın emrettiğini değiştirmek ve emretmediği halde, ALLAH emretti gibi gösterip katarak yapmaktır. İşte bu, apaçık bir ortak koşmaktır.
13-                   Vahye ters düşenlere gelince, bilin ki bu, O’nun katında makbul olmayandır.
14-                   Kim de "vahye ortaktır" derse, o apaçık bir sapıklıktadır.
15-                   Artık insanların kalplerinin ürperme vakti, gelmedi mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder