Sayfa 2 - MÜJDE


MÜJDE

Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adıyla;

1. Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar.

2. Bir kısmı da bir uyarıcı gelirse en çok doğru yolda olacaklarına, bütün güçleriyle ALLAH’a yemin etmişlerdi. Ancak gerçekten de bir uyarıcı gelince, bu, onların yalnız azgınlıklarını ve kaçışlarını arttırdı.  

3. Bir kısmı da gerçeği gizleyerek, "ALLAH, asla bir uyarıcı göndermez" dediler. Bu, onların kuruntusudur. ALLAH, zalim değildir. Azap’tan önce mutlaka bir uyarıcı gönderir. 

4. Sırf kıskançlık ve haksız yere böbürlenme yüzünden, gerçeği gizliyorlar. Bazıları da onu açıklamaya çekiniyor.  

5. Çekinmeleri gereken, yalnız ALLAH’tır. O, bütün yapıp ettiklerinize şahittir.  

6. Musa’yı göndermeden önce de yine aynı şeyi söylemişlerdi, kalpleri nasıl da birbirine benzemiş!  

7. Muhammed, ALLAH’ın Resul’ü ve Nebilerin sonuncusudur.  

8. ALLAH, batılı, gerçeği göndererek ortadan kaldırır. Din, yalnız tek bir İlah olan ALLAH’ındır. 

9.  Övülmüş Nebilik, Muhammed ile son bulmuştur. Şüphesiz Resullük devam etmektedir. Mucizeler, yalnız tek bir İlah olan ALLAH katındadır ve o Kur'an şüphesiz ki ALLAH katındandır.  

10. Kuşkusuz Biz, seni, onların tanıdıkları ellerinde yazılı olan gerçekle gönderdik. Kur’an, gerçektir. 

11. İnsana bilmediklerini öğreten Rabbinin şanı, çok uludur ve çok yücedir.  

12. Övgü, insan’a bilmediklerini öğreten Rabbinedir. O, bir tek’tir.  

13. ALLAH’ın sözlerinin tükendiğini mi iddia ediyorlar? 

14. Eğer, Dünya’daki tüm okyanuslar ve denizler bir araya gelse, buna yedi tanesi daha eklense, yine de ALLAH’ın sözleri asla tükenmezdi. O, her türlü noksanlıktan münezzehtir. 

15. O, dilediğinin ilmini arttıran, derecelerini yükseltendir.  

16.  O, her şeyi en iyi bilen ve ilmi tasavvur edilemeyendir. O, dualarınıza çokça icabet edendir. Şüphesiz O, her şeyi çok iyi anlayan ve bütün dilleri de en iyi bilendir. O, sizin bilmediklerinizi de bilir, kalpteki özü bilir. 

17. ALLAH’ın sözleri, siz yaratılmadan önce vardı ve hepte var olacaktır. O’nun sözleri, asla tükenecek değildir.

18. Övgü, dilediğini seçen ve kendisinden gelen kanıtlar ile gönderen, ALLAH’a dır.  

19. Bunlar, Kur’an’ı doğrulayan, müjde, uyarı ve bir ışık kaynağı olan hikmetli sahifelerdir. Yol gösterici ve hikmeti öğreticidir.

20. Tek bir İlah olan ve ortağı bulunmayan, tek ALLAH’ın yoluna, O'nun izniyle Kur'an'a ulaştırmaktadır. O, yeryüzünde ve gökyüzünde bir ortağı bulunmayandır.  

21. Şüphesiz her kavmin bir uyarıcısı vardır.  

22. ALLAH'tan insanlara gelen bir uyarı, rahmet ve bir lütuf'tur.   

23. Dileyen inanır, dileyen inkar eder. Herkes yapıp ettiklerinin cezasını çeker.  

24. Cehennemliklerden, seni sorumlu yapmadık. 

25. İnsanları doğru yol üzerinde gidenlerden de bulmadık.  

26. Eğer gerçek, onların arzularına göre bulunmuş olsaydı, yeryüzünün ve gökyüzünün düzeni bozulur, her şey karma karışık bir hal alırdı. 

27. Ortak koşanlar dediler ki; "Bize elimizdekiler yeter, atalarımızın yoluna uyanlardanız ve atalarımızın bize bıraktıklarından başka bir şey tanımayız”  

28. Peki yalanlayıp durdukları şey, gerçekten ALLAH'tan gelmiş olsa da mı? And olsun ki o Kur'an, ALLAH'tan gelen gerçektir. Atalarından gelen ise okuması olmayan kişilerin uydurdukları yalanlardan ibarettir. Oysaki tapılması gereken ataları değil, ALLAH'tır. O, tek bir İlah'tır.  

29. Cahiliye devrinde insanlara "Size küçük bir ekran'dan Dünya'da olup bitenler gösterilecek" denseydi, onlar "Bu, ancak bir büyü veya sihirden ibarettir" derlerdi. 

30. Böylece seni bütün insanlara kıyametten önce bir şahit yaptık. Her azap'tan önce mutlaka bir uyarıcı gönderilir. Bu, tek ALLAH’ın sünnetlerindendir.  

31. Rabbin, sonradan gelenlere ayetlerini apaçık göstermiştir.  

32. Başınıza gelen bütün iyilikler ve güzellikler ALLAH'tan dır. Kötülükler ve fenalıklar sizdendir. Kendi aranızda birbirinize kötülük yapar ve zulmedersiniz.   

33. ALLAH ise her türlü zalimliklerden, kötülüklerden ve fenalıklardan münezzehtir.  

34. Kur’an ile sorumlu tutuldukları halde onunla amel etmeyenler, kitap yüklü eşekler gibidirler.

35. Sihirbazlar, insanları ondan alıkoymak ve saptırmak için bir takım yaldızlı sözler fısıldarlar. Onların bu yaptıkları, kayanın üzerine serilmiş ince bir kum'a benzer. Üzerine düşen ilk yağmurda, suyla beraber kaybolup gider. İşte gerçeğin, batılı yok etmesi de tıpkı böyledir.     

36. Tevrat ve İncil’de, alemlerin Rabbi olan tek ALLAH tarafından indirilmedir. Onları okuyacağınız vakit, içindeki bilgiden kuşku içinde kalırsanız, Kur’an’ı hakem kılmanız gerekir. 

37. İnsanların çoğu, Kur’an'ı anlamadan okumayı -ki Kur'an anlaşılması için gönderilmiş olan bir kitap'dır- din zannetmektedir. Onlara uzak bir yerden bağırılıyor da duymuyorlar! Kulaklarına bir ağırlık koyulmuş ve gözlerine de perdeler çekilmiştir. Hiç düşünüp öğüt alan yok mudur?  

38. Biz, Kur'an'ı bir şarkı olsun diye indirmedik! O, bir şair sözü de değildir! And olsun ki Biz, onu anlasınlar ve düşünüp öğüt alsınlar diye Arapça olarak indirdik.  

39. Kur’an’ı anlamadığı halde ezberci olup, öğrenip uygulayıcı, üzerinde tasavvur edip düşünücü olmadıkça, kurtuluşa eremeyeceklerdir.  

40. Anlaşılması için gönderileni anlamadan okumak, apaçık bir inkarcılıktan başka nedir? 

41. O Kur’an, kalplerde olana bir şifa, hidayet rehberi ve insanlara gönderilmiş olan büyük bir müjdedir. Hiç ders alan, anlayan, ayetlerinin üzerinde tasavvur edip, düşünüp öğüt alan yok mudur? Kesin kanıt, ALLAH’ındır.  

42. Övgü, İslam’ı bütün dinlere üstün kılan ALLAH’a dır.

43.  Halis din, yalnız tek ALLAH’ındır. Nebi ve Resuller de bunu bildirmek için, O’nun tarafından gönderilir. Yine de, O’nu bırakıp başka ilahlar edinmiş kimselerin, vay haline! Onlar anlamazlar, çok az düşünüp öğüt alırlar ve büyüklük taslarlar. Rabbin, aralarında adaletle hükmünü verecektir.   

44. Seni yalanlıyorlarsa üzülme, hangi topluma kendilerini doğru yola çağıran bir uyarıcı göndermiş olmayalım ki, oranın halkı hemen yalanlamış olmasınlar. Ancak sonra Ben, yalanlayanları nasıl yakaladım! Doğrusu Benim yakalamam nasılmış bunu gördüler! Yakında bunlar da göreceklerdir. ALLAH, inananları kurtarmayı da üzerine bir söz olarak almıştır. 

45. Kim, inanıp inkar eder de ardından tekrar inanıp yine inkar ederse, o kişinin kalbi artık mühürlenir. Böylece o kişi, ancak yapıp ettiklerinin cezasını çekecektir. O, suçlulardan başkasını mı cezalandırır? ALLAH, her türlü adaletsizlikten münezzehtir.   

46. Sen, yalanlayanları Bana bırak, Ben onları hiç bilmedikleri yerden azaba yaklaştıracağım. Doğrusu geçmiştekilere verdiğim gibi, bunlara da süre veriyorum. Kuşkusuz benim azabım çetindir! Öncekileri sınadığım gibi, bunları da göndermiş olduğum gerçekle sınıyorum.

47. Onlar hala akıllanmayacaklar mı? ALLAH'ın bütün gizlediklerini bildiğinden haberleri yok mu? ALLAH, görünen ve görünmeyen bütün alemi bildiği halde eğer onlar bu hilelerinden vazgeçmeyecek olurlarsa, onları şiddetli bir gazapla yakalarız! ALLAH'tan başka kurtarıcıları da olmaz!

48. Şüphesiz ALLAH, engin merhamet sahibi olduğu kadar çetin de bir azap sahibidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder