HİKMET
Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adıyla;
1- İlim’de
derinleşmemiş olanlar, iç yüzünü kavrayamadıklarını kınarlar.
2- ALLAH
yolunda olanlar, kınayıcının kınamasından korkmazlar. Onlar, yalnız ALLAH’a
güvenip dayanırlar.
3- Rablerine
kulluk etmekten geri durmazlar, zekatı verirler ve namazı kılarlar.
4- Gönülden
boyun eğerler, gece gündüz bağışlanma dilerler, anmaktan gafil kalmazlar ve
hesap gününden korkarlar.
5-
İnsanoğlundan iki zümre günahsız kaldılar. Doğuştan akli dengesi yerinde
olmayanlar ve henüz erginlik çağına ulaşmamış çocuklar.
6- “Nebiler ile
Resuller, suçsuz ve günahsız kullardır” diyenler yanıldılar.
7- Nebiler de
Resuller de yemek yerler ve su içerler, onlar insandırlar.
8- İnananların
ettiği gibi amel ederler, günahları için bağışlanma dilerler, örtmesi için
iyilik ederler, sakınanların sakındığı gibi sakınırlar, her biri kendine has
olarak suçludurlar ve hesap’tan gereği gibi korkarlar.
9- Eğer
yeryüzünde gezip dolaşanlar melekler olsalardı, kendilerine melekten Nebiler ve
Resuller gönderilirdi. Eğer günahsız olarak kalsalardı, gece gündüz bağışlanma
dilemezlerdi ve kusursuz varlıklar olsalardı, hesaba çekilmezlerdi.
10- ALLAH ilmi geniş
olandır. O’nun ilmi, yaptığı işlere gerçek ile yansır ve bazen iyi baktığınız
bir şey de kötülük ve kötü baktığınız şey de ise aslında bir iyilik vardır.
Size bir misal verildi; Musa ile tarafımızdan rahmet verdiğimiz zat gemiye
bindi. Gemiye bindiklerinde Resul hemen gemiyi deldi.
11- Musa dedi
"Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş
yaptın."
12- Resul dedi
"Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak
istedim. Peşlerinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir kral vardı.'
13- Kuşkusuz İsa’da
Nebi olan Resullerdendi.
14- ALLAH, İsa’yı
hesaba çekti ve dedi ki "Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı,
ALLAH'tan başka iki tanrı bilin» diye sen mi söyledin?".
15- İsa dedi
"Seni noksanlıktan tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana
yakışmaz. Hem ben söyleseydim Sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini
bilirsin, halbuki ben Senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen
yalnızca Sensin. Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim,
sizin de Rabbiniz olan ALLAH'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum
müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine
gözetleyici yalnız Sen oldun. Sen her şeyi hakkıyla görensin. Eğer kendilerine
azap edersen şüphesiz onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan şüphesiz
sen izzet ve hikmet sahibisin."
16- Yunus’da Nebi
olan Resullerdendi, hani o, öfkeli bir şekilde Rabbine seslenmişti. Rabbinin
azaba güç yetiremeyeceğini zannetti ve görevini terk etti.
17- Ücretini ödeyerek
bir gemiye bindi ve denizde yola koyuldu. Gemi, denizin sakin sularında
ilerlediği bir sırada aniden gelen rüzgar ile bir fırtına koptu. Gemiciler
korktu ve her biri kendi ilahına yalvarmaya başladı.
18- O sırada Yunus,
geminin ambarında derin bir uykudaydı.
19- Gemi kaptanı,
ambara indi ve Yunus’u uyur vaziyette görünce onu kaldırdı. Yunus’un da
diğerleri gibi Rabbine yalvarmasını istedi.
20- Denizciler,
belanın kimin yüzünden geldiğini anlamak için kura çekti ve Yunus’da kaybetti.
Yunus kaybedenlerden olunca, gemiciler de onu sorguya çekti. Dediler ki “Söyle
bize! Bu bela kimin yüzünden başımıza geldi? Ne iş yapıyorsun sen? Nereden
geldin, nerelisin ve kimlerdensin?
21- Yunus
“İbrani’yim, denizi ve karayı yaratan göklerin TANRI’sı Rabbe taparım” dedi.
Yunus, denizcilerin bir kısmına fırtına gelip çatmadığı bir sırada, Rabbinden
kaçtığını anlatmıştı ancak fırtına gelip çatıncaya kadar onun söylediklerini
kimse dikkate almadı. Fırtına onları her yandan kuşattığı sırada, Yunus’un
verdiği bu cevap karşısında denizciler dehşete kapıldı.
22- Fırtına şiddetini
arttırdı ve dalgaları azgınlaştırdı. Yunus’a “Denizin dinmesi için sana ne
yapalım?” diye sorduklarında, Yunus’u derin bir pişmanlık kapladı, yaptığının
yanlış olduğunu anladı, kendini kınadı sonra da gemide bulunanlara acıdı ve
“Beni denize atın, o zaman sular durulur. Çünkü biliyorum, bu şiddetli
fırtınaya benim yüzümden yakalandınız” diye cevapladı.
23- Denizciler önce
onu atmaktan çekindi ve karaya geri dönmek için küreklere asılıp çaba sarf
ettiler. Bunun üzerine fırtına daha da şiddetlendi ve denizciler de Yunus’u
kaldırıp denize attı.
24- Onu denize
attıklarında fırtına geçti ve deniz durulup sakinleşti. Denizde kendisini büyük
bir balık yutuverdi.
25- Yunus, balığın
karnında Rabbine yakardı ve O’na tevbe ederek çokça tesbih etti. Eğer çok
tesbih edenlerden olmasaydı, kınanmış bir şekilde balığın karnında kalacaktı.
Ancak Rabbi onu kurtardı ve tevbesini kabul etti.
26- Eğer
gönderilenler, suçsuz ve günahsız olsalar ve öylece kalsalardı, o halde insan,
Rabbine karşı çok zor bir duruma düşerdi.
27- Kim olursa
olsun, insan insan’dır ve bir insan’ın günah işlemeden yaşayıp bir hayat sürmüş
olması imkansızdır. Ancak ALLAH merhametli olandır, bağışlayandır.
28- Seçilene
inanmak, seçene inanmaktır. Seçileni inkar etmek, seçeni inkar etmektir.
Seçilene edilen saygısızlık, seçene edilmiştir. Seçilene verilen değer, seçene
verilmiştir ve seçileni yargılamak da seçeni yargılamak anlamına gelir. Seçen,
seçtiğine yapılanı, kendisine yapılmış olarak sayacaktır. Düşünüp öğüt alanlar
için şüphesiz bunda bir ibret vardır.
29- ALLAH’ın
yardımı, Kendisine ortak koşmadan kulluk eden kullarınadır. O, şüphesiz yardımı
bol olandır. O’nun her işinde mutlaka bir hikmet vardır. O’nun en güzel
yardımı, kulunun günahlarını bağışlamasıdır. O, ne güzel yardımcıdır.
30- ALLAH'ın rahmeti
bol, azabı da çetindir. Rahmetini kullarından dilediğine ulaştırır, zalimleri
ise rahmetinden uzak kılmıştır.
31- O, rahmetini
ulaştırdığı kullarını, yakıcı alevin azabından kurtarmıştır. O, ne güzel
yardımcı, ne güzel kurtarıcıdır.
32- O, rahmetinden
uzak kıldıklarını da temelli kalacakları bir azapta ortak kılmıştır. Rahmeti
geniş olduğu kadar azabı da çetin olan ALLAH’ın vereceği ceza, ne elem verici
bir azaptır!
33- O, dilediği
kulunu dereceler ile yükseltir ve dilediği kulunu da alçaltır. Dilediği
amellerin karşılığını fazlasıyla verir ve dilediğini de boşa çıkarır.
34- Karşılığını
arttırarak vereceği de boşa çıkaracağı da apaçık bir Kur’an’da yazılıdır.
35- Zina, ALLAH'ın
size yasakladığı kötü bir iş’tir ve haram kılınmıştır.
36- Zina, kişilerin
birbirleri ile haram yoldan fuhuş yaparak cinsel ilişki kurmasıdır.
37- Zina'dan uzak
kalmak, günaha girmekten sakınmaktır.
38- O halde sakının!
Çünkü ALLAH, sakınanları sever. Sevgi, insan’ın fıtratında vardır ve onu
kalplerinize yerleştiren de, sevgiyi kendine ilke edinmiş olan ALLAH'tır.
39- İnsan, fıtratı
gereği nefis bakımından zayıf yaratılmıştır. Zina’dan korunmak ve sakınmak
maksadıyla yaptıklarınız da size bir zorluk yoktur. Alemlerin Rabbi yarattığını
bilendir, bağışlayandır.
40- Helal olan her
şey sevap değildir ancak haram olan her şey günah’tır. Helal olanlar, sizi
haram olanlardan sakındırır.
41- Yeryüzünde
ALLAH’a ortak koşmaktan sakınmış olanların, yapacakları her iyi ve güzel
davranış, kendilerine sevap kazandırır.
42- İyilikler,
kötülükleri giderir. O halde her türlü ortak -koşmaktan sakının, kötülüklerden
kaçının, yeryüzünde iyi işler işleyin ve güzel davranışlar sergileyin. Eğer
sevaplarınız günahlarınızdan ağır gelirse bilin ki, ALLAH’ın size olan
rahmetinin önüne geçebilecek hiç kimse yoktur. O, adil’dir, lütuf sahibidir ve
rahmeti çok geniş olandır. O, şüphesiz bağışlayıcıdır, her türlü haksızlıktan
uzak’tır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder